29 Kasım 2013 Cuma

resinli tepsi faciası

  

Haftalardır ertelediğim puzzle-tepsi-resin projem beni hüsrana uğrattı :(
Cumartesi sabahı bir hevesle oturdum tepsinin başına. Açılmamış bir kutu resinim vardı, 4'e böldüm, ve ilk çeyreği karıştırdım. Bu arada ne olur ne olmaz diye puzzle'ın altını ve tepsiyi tutkallayıp, üzerine ağırlık koymuştum. Şu sıvıların kaldırma kuvveti meselesi beni korkutuyor artık, her ne kadar puzzle havalanamaz diye düşünsem de, sağlama aldım işi. Neyse ki düşündüğüm gibi bir havalanma olayı gerçekleşmedi ama başka aksilikler çıktı.
Fotoğraflardan da anlaşılacağı gibi, puzzle yapıştırıcısı, parçaların birleşme noktalarını tam olarak kapatamıyormuş. Aralardan sızıntı yapan resin, parçacıklarımı çerçeveli hale getirdi. Tek sorun bu da değildi. Yine fotoğraflarda gayet net görüldüğü üzere, minik sevimli pıtırcık hava kabarcıkları beni mahvetti. Kabarcıkların ardı arkası kesilmedi bi türlü. Yaklaşık 15 dakika boyunca elimde pipetle kabarcıkları patlatmakla uğraştıktan sonra nefesim kesildi. Ben patlattıkça onlar  tekrar çıkıyor yüzeye. En sonunda çareyi fön makinesinde buldum. Maksimum sıcaklıkta bir iki sefer üzerinde gezdirmek yetiyor kabarcıkları patlatmaya. Ama bir süre daha kabarcık oluşumu devam etti. 2 dakikada bir fönleyip bekledim. Bu arada kalan resini de karıştırıp dökmeye devam ettim. Aslında tek seferde tüm şişeyi karıştırıp boca etsem de olurmuş.
Tek şişe yetmedi bu arada. Bazı parçacıkların üzerinde açık alanlar kaldı. Hazırda ikinci şişe olmadığı için açık alanları kapatamadım. Yeni resinimi alınca yarım şişe daha ilave etmeyi düşünüyorum, sanırım kapatmaya yeter.
Ama beklediğim şekilde sonuçlanmadığı için hevesim kaçtı, ne zaman yaparım bu işlemi bilmiyorum:(
Bu faciadan sonra Parisli minyatür puzzle'ımı resine hiç bulaştırmam  sanırım.
Aslında kalınca bir iki katman peçete tutkalı ile kaplarsam aynı senaryoyu yaşamazmışım gibime geliyor ama, korku dağları bekler :( Belki şu 20-30 parçalık çocuk puzzle'larıyla bir deneme yaparım..

25 Kasım 2013 Pazartesi

çam ağacı magnetler


Ve işte karşınızda çam ağacı magnetlerim...
Yapımı biraz uzun sürdü, bir ay kadar :) Ama tabi bu gecikme, benim konuya olan ilgimi kaybetmem, yeşil boya alımını ertelemem, arada ahşap boyama yapmam, sonra cam boyama yapmam falan gibi sebeplerden kaynaklandı.
Normal şartlarda 3-4 günde bitebilirdi.
Önce seramik hamurunu hazırladım, aşağıdaki ölçüleri kullandım:
bir ölçü un
bir ölçü mısır unu
bir ölçü tuz
bir ölçü su
Esnek , kolay şekillenen bir hamur elde ettim. Bu hamuru merdaneyle yaklaşık yarım santimetre kalınlığında  açtım. Marketten 25 kuruş gibi makul bir fiyata aldığım metal çam ağacı kalıbıyla hamurumu kestim. Ve ağaçları yağlı kağıt üzerine dizdim. (Bir dahaki sefer yağlı kağıt yerine alüminyum folya kallanacağım. Çünkü hamurun nemi ile yağlı kağıt biraz kırışıyor, kuruma sırasında o kırışıklılkar ağaçlara da geçiyor. ) Kürdanla doku verdim, sonra da kurumaya bıraktım. Ara ara ters yüz ederek 3-4 gün boyunca kuruttum. Kurutma işlemi daha sıcak bir mekanda daha hızlı yapılabilir diye düşünüyorum. Mesela 1 gün sonra 30-40 derecede fırınlanabilir sanki, bunu da denemeyi düşünüyorum bir dahaki seansta.
Tamamen kurudukan sonra kırılması zor parçacıklar oldu elimde.
Ve sonra bunları bir kenara attım, 1-2 hafta unutulmuş bir şekilde kaldıktan sonra, dağılan hobi odamı toparlama girişimim sırasında tekrar elime düştüler.
Yeşil akrilik boya ile arkalı önlü boyama işlemlerini tamamladım. Bir kat kuruduktan sonra farkettim ki aralarda benek benek beyazlıklar kalmış. Fimo hamuru gibi tamamen pürüzsüz bir hamur olmadığından sanırım bu kaçaklar oluşmuş. İkinci kat boyadan sonra tamamen yemyeşildiler. Akrilik boyanın kuruması çok uzun sürmüyor aslında, 1-2 saat sonra üzerine vernik sürülebilir kıvama geliyor. Tabi ben bu kadar aceleye gerek görmedim, bir hafta kadar bekledim :) Tembel miyim neyim :)
Bir hafta sonra, aslında yat verniği ile çamlarımı parlatma amacıyla işe girişmişken, çook aylar önce alıp bir kenara attığım Dimentional Magic malzemesi geldi aklıma. Neden olmasın dedim, ve başladım. Önce ağaçların üzerine sim serpiştirdim, sonra da dimentioanl magic ile kaplamaya başladım. Ama simler hoop diye yüzeye fırlayıverdiler. Sıvıların kaldırma kuvvetini hesaba katmayı hep unutuyorum maalesef.
Aslında şeffaf tutkalla simleri sabitlesem daha şık olacaktı. Neyse, bi dahaki sefere artık..
Dimentional magic, resinin daha tembel işi versiyonu. Fotoğraflardaki gibi minik bir şişede satılıyor. Şişeyi açıp fazla sallamamaya özen göstererek ters çevirip sıkmaya başlıyoruz objelerin üzerine, bu kadar. 24 saat sonra dokunulabilir kıvama geliyor. Ama resin kadar sertleşmiyor ilk etapta. Belki ilerleyen günlerde aynı sertliği yakalarlar.
Fotoğraflardaki kırmızı ağaçta Dimentional Magic değil yat verniği kullandım.

25 Ekim 2013 Cuma

Şirin'in Doğumgünü Magnetleri



Bu magnetleri geçenlerde bir post yazarken bu çalışmadan çıkardığım derslerden bahsedince aklıma geldi, çok öğretici bir çalışmaydı aslında, yazmasam olmaz :)
sene yapmıştık Aslı'yla birlikte. Ama o dönem ben feci bir grip olmuştum, gözüm blog falan görecek halde değildi :( Sonra da üşendim yazmaya. 

Aldığımız ilk ders: JPEG uzantılı fotoğrafımızı özene bezene yuvarlak şekilde crop etmemizin, gerekli boyuta (çap: 4.3cm) getirmemizin, word'e yapıştırmamızın, o fotoğrafı basacak fotoğrafçı için hiçbirşey ifade etmediği :) Öyle olmaz diyerek Photoshop'la baştan yapmış herşeyi. E tabii baskı ücretine ciddi bir katkı da yapmış bu işlem :)
En güzeli fotoğraf kağıdı alıp renkli yazıcıda bastırmak. Renkli lazer yazıcıdan alınan çıktıları tutkallamaya gerek yok, ama mürekkep püskürtmeli yazıcıdan alınan çıktı üzerinde resinin nasıl bir etki yapacağını bilmiyorum, o sebeple sonrasında bir kaç kat şeffaf tutkalla kaplamakta fayda var.
Denemek istediğim bir yöntem de, lokal fotoğrafçı amcalar yerine online baskı siparişi verebileceğimiz fotoğrafçıları kullanmak. Hatırladığım kadarıyla bu tarz baskı siparişi alan sitelerde, sipariş verilebilecek sabit boyutlar var. İstediğimiz boyuta göre resim dosyamızı hazırlamamız yeterli olur diye düşünüyorum.
Silikon küçük kek kalıplarına göre bastırdığımız fotoğrafları uygun şekilde kestikten sonra resinleme işlemi başlar.

İkinci ders şudur: Yorgun, uykusuz, ya da daha fenası grip olmuşsanız, yani bir şekilde uyuyakalma ihtimaliniz varsa, resin şişesinden uzak durun! ( kamu spotu gibi oldu:) )
Kalıp kullanıldığı zaman, resin içinde kabarcık oluşma ihtimali, düz objelere göre daha yüksek oluyor. İşlemi tamamladıktan sonra yüzeyde kalan kabarcıkları çakmakla yakarak ya da pipetle üfleyerek yok edebiliyoruz. İnce katmanlar halinde, yarımşar saat saat aralıklı dökmek en güzeli aslında. O kadar sabrımız ya da vaktimiz yoksa da  5-10 dakikada bir kontrol edip, yüzeye yaklaşan baloncukları patlatabiliriz. Ama tabi uyuyakalırsak, bu kontrolleri yapamayız, şirinin fotoğraflarından bir kısmı onyüzbin baloncuk içinde kalır, şirinin annesi sizinle dalga geçer, mecburen bir seri daha fotoğraf bastırılır(bu sefer lazer yazıcıdan fotoğraf kağıdına baskı aldık), işini sağlama almak isteyen anne, hasta dökümcüyü aradan çıkarır, kendisi yapar döküm işini :)​

Üçüncü ders ise, aslında çözümünü tam olarak bulamadığım bir konu: Resinin kaldırma kuvveti :) Fotoğrafları kesip kalıbın içine yerleştirdikten sonra, fotoğraf kağıdı hem kendi bombelenmeye müsait yapısı hem de resinin kaldırma kuvvetiyle kendini yukarı atmaya çalışıyor. Özellikle kenarlarının havaya kalkmasına engel olamıyorum. Çözüm olarak bulduğum yöntem biraz vakit alıcı. Önce kalıbın altına çok az miktar resin döküyorum, sonra fotoğrafı içine bastırıyorum, kenarlardan biraz resinin yukarı çıkması, ve fotoğrafın üzerine gelmesinde fayda var. Ve resinin kurumasını beklemeye başlıyorum. Vakit alan kısmı bu bekleme süresi. Ne kadar beklenirse o kadar iyi. Bir gün önce bu işlemi yapıp asıl üst katmanı dökmeyi ertesi güne bıraktım genelde. Ama yine de fotoğraf kağıdının yanlarının havalanmasını tamamen engelleyemedim. Üst katman yeterince kalın olursa, havadaki kenarlar çok göze batmıyor.




23 Ekim 2013 Çarşamba

Looney Tunes Magnetlerim



Yukarıdaki magnetlerimde kullandığım Looney Tunes karakterlerinin kaynağı, aşağıda üzerimde görünen tshirtlerden Tazmanya Canavarlı olanın etiketi. Tshirtten çok etiketlerine sevindim diyebilirim :) Tek bir etiketten dört adet magnet çıkarttım, bir adet de Garfield'lı bardak altı çıkacak, ama onunla ilgili  tam karar verebilmiş değilim, çünkü Garfield ve Oddie ikilisi 10x10cm ebatlarından küçük. Çevresine birşeyler eklemek lazım, ama ne? Düşünüyorum...
Bu magnetler de henüz tamamlanmadı. Bir kat daha resinlemem gerekiyor.  Aslında tek seansta biter diye düşünmüştüm, tek kat yeterli olurdu, fakat resimleri yapıştırdığım malzeme çok esnek olduğu için döktüğüm resinin yarısı yere döküldü:)
Dörde böldüğüm etiketi üzerine yapıştırmak için balsa denen malzemeden kullandım. Balsa, çok hafif bir ağaç cinsiymiş. Detaylı bilgi şurada. Kesmek, zımparalamak süper kolay. Tam etiketlerin ölçüsünde kestikten sonra hafif zımparaladım. Kalınlığı yanılmıyorsam 2 yada 3 milimetre falandı benim kullandığım balsanın. Ama biraz daha kalın olması gerekiyormuş maalesef:(
Peçete tutkalıyla resimleri balsaya yapıştırdıktan sonra kurumaya bıraktım, bir süre sonra baktım ki tutkalı çeken balsa esneyip bombeli hale gelmiş. Resimsiz tarafına da tutkal sürersem belki düzelir diye düşündüm, ama yemedi tabii :) Her iki tarafları da kuruduktan sonra yağlı kağıt arasına koydum ve üzerine ağırlık koydum, düzelsin diye. Ertesi gün ağırlığı kaldırınca baktım ki gerçekten düzelmiş. Yaşasııın diyerek resin dökme işlemime başladım. İlk başlarda herşey gayet güzel gidiyordu. Ama dökümü bitirip kurumaya bıraktıktan bir süre sonra (yaklaşık 15 dakika) baktım benim afacanlar yine hafif bombe yapmış. Henüz kurumayan resinin de bir kısmı yanlardan akııp gitmiş:( Yanlara akmış olan resini spatula, kürdan ve benzeri malzemelerle güzelce temizleyip kurumaya devam etmelerini sağladım. Sonrasında akma yapmadı bir daha ama kenarlardaki resin katmanı oldukça ince kaldı. Bu son denememle birlikte, resin konusunda dikkat edilmesi gereken önemli noktaları şöyle özetleyebilirim:
  •  Eğer resinlenecek malzeme benim magnetler gibi kenar yüksekliği olmayan düz objelerse maalesef işimiz çoook zor :(
  • Düz objeleri düz bir zeminde resinlemek lazım, resin oldukça sıvı bir malzeme olduğu için, objeden taşmasa bile, bir tarafındaki kalınlık diğer tarafından fazla olabiliyor, o da hoş olmuyor tabii. Sonrasında objeyi aynı yüzeye aksi istikamette koyup bir kat daha dökmek gerekiyor..
  • Resinlenecek yüzey önceden peçete ya da dekupaj tutkalı ile kaplanmalı. (Bu tarz tutkallar kuruduğu zaman şeffaflaşıyor, ama yine de sürülen katmanlar makul bir kalınlıkta olmalı). Bu işlem birkaç kere tekrarlanmalı. Özellikle ince kağıtlarda en az 3-4 kat sürüp kurutmak gerekiyor. Mesela pullarla bir bardak altlığı yapmıştım, ilgili postdaki fotoğraflarda da görüldüğü gibi, pulların üzerinde su lekeleri oluştu. Sebebi, bu tutkallama işini sadece 2 kat ile sınırlı tutmam(diğer bir deyişle, aceleciliğim:) ). Ama eğer bir fotoğrafı resinlemek istersek bu adımı tamamen es geçebiliriz, fotoğraf kağıdı resinden etkilenmiyor(Şirin'in doğumgünü magnetlerini yaparken test ettim).
  • Resini resmin üzerine dökerken sabırlı olmak lazım, özellikle düz zeminlerde tek katla işi bitirimeye çalışmak beyhude bir çaba. Azar azar dökmeli, yayılmasını beklemeli...
  • Spatulaya aldığım sıvı haldeki resini, resmin ortasından başlayarak (özellikle magnet gibi küçük objelerde) damla damla ilerlemeli, damlatılan sıvının yayılmasına izin vermeli.
Yukarıdaki madde doğrultusunda, bundan sonra yapacağım ilk döküm işleminde en az 10-12  adet magnet hazırlayacağım )
  • Resini damlattıktan sonra, kürdan ya da spatulayı resinin içinde gezdirmek, o an için zararsızmış gibi dursa da, zararları kuruduktan sonra ortaya çıkan bir hareket :( Fotoğraflarda yeterince açık görünüyor mu emin değilim ama kurumuş parçayı elime aldığımda gezdirdiğim kürdanın rotası oldukça net görülüyor :(  Bu sonuncu seferde de daha önceki magnetlerde yaptığım hatayı tekrarladım. Ama bir daha yapmayacağımmm!!
  • Kalıba dökerken yukarıda yazdığım zorlukların hiçbiri olmuyor, fakat onun da dezavantajı, kalıbın içinde ne kadar çizik, pürüz ve benzeri arıza varsa, aynen resine yansıyor.
  • Kalıbın bir diğer dezavantajı ise, hava kabarcığı problemi. Düz zeminde daha az katman olduğu için hem kabarcık oluşma şansı düşük oluyor, hem de bir pipetle üfleyerek o kabarcıkları kolayca yok edebiliyoruz. Kabarcıkları yok etmenin bir diğer yöntemi de üzerinden alev geçirmek(çakmakla), ama onu da çok dikkatli yapmak gerekiyor, kürdanın bıraktığı izlerin benzerleri oluşabiliyor bazen. Kalıpta ise, oluşan kabarcıklar zamanla yüzeye çıkıyor, yani 5-10 dakikada bir kontrol edip müdahale etmeniz gerekiyor. Konu ile ilgili, Şirinin doğumgünü magnetlerini yaparken edindiğim acı tecrübelerim var :( (Detayları ilgili postumda)


​​
​​



22 Ekim 2013 Salı

puzzle-tepsi procesi - 2


500 parça puzzle'ımı tepsi içine sığdırmak için 1 santimetre kadar kırpmak zorunda kaldım. 
Henüz tepsiye sabitlemedim çünkü tepsinin rengini sevmedim, biraz daha koyu bir maviye boyamayı düşünüyorum.
Bu tepsiyi daha önce yat verniği ile verniklemiştim ama sarı sarı kaldı bazı yerleri, ben de zımparaladım, yeni rengine boyadıktan sonra sprey vernikle tekrar vernikleyip puzzle'ı resinle sabitleyeceğim..
Resinli tepsi procelerimin hiçbirini tamamlayamadım henüz, tatilde en azından birini bitiririm diye düşünmüştüm oysa ki:(
Hedefim önümüzdeki tatil..
500 parça Art Puzzle, Yalnız ve Özgür - Ahmet Yeşil

Bu arada puzzle'ın markası Art Puzzle, hediye puzzle'larımdan biri olur kendisi, parçaları farklı şekillerde kesilmiş, çok zevkliydi yapması :) Ama resmin detay bilgilerini hatırlamıyorum, internette de bulamadım, bir ara güncelleme yapacağım bu post'a..
-----
Resmin detay bilgileri şöyle:
Yalnız ve Özgür - Ahmet Yeşil
Puzzle'ın bitmiş boyutu: 48,3x35,6cm

cam boyama denemesi yaptım geçenlerde..


Maymun iştahım durmuyor, şimdi de cam boyamaya merak sardım.
Resin çalışmalarım için sipariş ettiğim cam boyaları elime geçince dayanamadım, bir deneme yapmalıyım dedim ve herhangi bir araştırma yapmadan başladım işe. Ve tabii ki başarısız oldum:)
Üstteki fotoğrafta bu ilk deneme sonrası bardağın durumnu gösteriyor..
Cam boyaları ile birlikte sipariş ettiğim şablonu bardağa düzgün bir şekilde tutturduktan sonra herhangi bir fırça yardımıyla boyayı şablonun üzerine sürdüm. Zaten bu işleme başlar başlamaz farkettim bir terslik olduğunu. Öncelikle boyanın bu kadar yoğun olmasını beklemiyordum. Pütürtülü bir yapısı var. Kullandığım fırça da dandik. Boyayı sürer sürmez kurumaya başlıyor zaten. İnce sürsem kapatmıyor, kalın sürsem pütürcükler kaba bir görünüm veriyor. Her iki durumda da fırça izi çok belli oluyor zaten. Amaaan boşveeer, diyerek kalın kalın sürdüm geçtim ben de. Sonra da şablonu üzerinden kaldırmadan kurumaya bırakmak gibi bir hata yaptım :( Ertesi akşam 'hadi artık şablonu kaldırayım, öyle devam etsin kurumaya' diyerek bardağı elime aldığımda ise, süpriiiiz, boya-şablon-bardak üçlüsü bir bütün olmuşlar 24 saat içinde, ayırabilene aşkolsun! Fotoğraflarda da görüldüğü gibi, çiçeklerin yarısı şablonun üzerinde kaldı, camın üzerinde  kalan yarısı da pütürük içinde :(
Fotoğrafları çeker çekmez camın üzerinde kalan boyaları da söktüm ve kurtardım bardağımı :)
Sonra da, ilk yapmam gereken şeyi yaptım, google'a sordum cam boyama nasıl yapılır diye. En sonunda Maya'nın Cicileri bloğunda 'Adım Adım Cam Boyama' başlıklı yazıyı bulunca, sol taraftaki fotoğrafta gördüğünüz çay tabağını yaptım.(orası da kaynak olarak Hobi Vakti bloğunu göstermiş, onun da ilgili post'u burada.) (kaynak göstermek için izin istemek gerekir mi ki acebaa ilgili blog sahiplerinden, neyse, kızarlarsa kaldırırım linkleri:) )
Meğer öyle fırçayla haldır haldır sürmemek lazımmış, süngerli bir cam boya fırçası kullanmak gerekirmiş. Ama gecenin bi vakti nerden bulayım süngerli fırçayı, bulaşık süngerinin nesi eksik diyerek bir parça bulaşık süngeriyle çözdüm olayı :)
yıkanabilir duruma gelmesi için fırınlamak ya da 21 gün bekletmek gerekiyormuş, boyanın üzerinde öyle yazıyor, sanırım 4 hafta falan geçti boyamanın üzerinden, ama henüz denemedim yıkamayı. Önce elde sonra bulaşık makinesinde test etmeyi düşünüyorum..
Az önce bahsi geçen bloglardaki gibi pasta altlığı gibi birşey boyamayı da istiyorum yakın zamanda. Ama önce yıkama testlerini yapmam lazım, 4 hafta beklemeye rağmen yıkanınca boya akıp gidecekse, boşuna uğraşmaya gerek yok..

20 Eylül 2013 Cuma

Kış geliyorrr...

Educa Minyatür Puzzle: Eiffel Tower Paris
Kış gelmedi ama puzzle sezonunu açtım.
Educa'nın minyatür puzzle serisinden: Eiffel Tower, Paris.
"Aman 1000 parçacık, elimin kiri, 3 günde biter" dedim, ama o kadar ukalalığa hiç gerek yokmuş.. 15 gün sürdü, ve fotoğrafta gördüğünüz gökyüzünün bütün parçaları neredeyse birbirinin aynısıydı. Son 150 parça tamamen deneme yanılmayla yerleştirildi. Yoruldum, ama güzel oldu :)
Ve henüz onunla işim bitmedi..
Educa Minyatür Puzzle: Eiffel Tower Paris

Bitmiş hali 30x46cm olan puzzle'ımı, bebek mavisine boyadığım ahşap tepsiye yerleştirip üzerine resin dökmeyi planlıyorum.Ama küçük bir sorunum var, aldığım tepsi 30x44cm boyutunda. Yani puzzle'ın 2cm'lik bir bölümünü kırpmak zorunda kalacağım. Tepsiyi boyama işlemi bitti, vernikleme işlemini de bu haftasonu yapmayı planlıyorum.
Eğer sonuç başarılı olursa, benzer puzzle-resin procelerim devam edecek..
Bu arada, yepisyeni bir puzzle'ım daha var, Aslıcığım hediye etti doğumgünümde.
Bu hafta pek bi şımardım zaten, bir kaç gündür her gün ayrı kutlama hergün ayrı hediye :)
İyi ki doğmuşum :)

18 Eylül 2013 Çarşamba

Fimo-Resin İkilisi

fimo-resin yılbaşı ağacıfimo-resin yılbaşı ağacıBunlar da yine ilk zamanlardan kalma fimo hamuru ve resin bileşimlerim.
Yeni birşeyler yapamadım bu aralar ama çalışmalarım devam ediyor..
Bir tepsi projem var gündemde, annemden deniz kabukları bekliyorum tamamlamak için :))
Ayrıca birkaç magnet fikrim daha var henüz hayata geçememiş.
Kış gelsin, resinli günler başlasın...



26 Şubat 2013 Salı

ev yapımı silikon kalıplarla bir deneme daha





Ev yapımı silikon kalıplarımdan çıkan şirin evi ve deniz kabuğu. Deniz kabuğunun içinde gerçek deniz kabukları var, ama çok girintili çıkıntılı olduğu için belli olamıyor :)
Şirinlerin  mantar evinde minik boncuklar var. 


25 Şubat 2013 Pazartesi

Balıklı pullardan bardak altlığı






Bu balıklı pullardan çok ümitliydim, ama biraz acele ettiğim için, yeterince başarılı olamadı :) Resinlemeden önce pulları peçete tutkalıyla kapladım. Kuruduktan sonra ikişer ikişer birbirine yapıştırdım. Normalde bir iki sefer daha peçete tutkalıyla kaplayıp kurutmak lazımdı ama yapmadım :( Ve sonuç, ıslak görünümlü pullar :(




Bu arada, pulları zarftan çıkarma yöntemi çok kolaymış:
Karton parçasını, (benim pullarım zarfa değil koliye yapışıktı) bir kase suyun üzerine, pul aşağı bakacak şekilde yüzer halde bırakıyoruz. 15-20 dakika sonra pullar kartondan elle ayrılabilir duruma geliyorlar. Ben herzamanki sabırsızlığımla ancak o kadar bekleyebildim,15 dakika daha dayansam muhtemelen pullar kendi kendine kartondan ayrılıp suyun dibine düşeceklerdi, ama dayanamadım :)
Sonra pulları kağıt havlu arasına alıp kurutuyoruz. En son olarak da kalınca bir kitabın arasında 24 saat kadar tamamen kurumasını ve düzleşmesini sağlıyoruz. Kesinlikle açık havada ya da fön makinesi,vs. kullanarak kurutmamalıymışız, buruşurmuş. Bir de, kitap arasına koyarken peçetenin kabartmalı olmamasına dikkat etmek lazım, kabartma izleri de aynen pulun üzerine geçebiliyor, sonra 1 gün daha bekletmek zorunda kalıyorsunuz kitap arasında :)

21 Şubat 2013 Perşembe

ev yapımı silikon kalıplarda ilk denemem başarısız oldu




Bu başarısızlıkta silikon kalıpların kesinlikle bir suçu olmadığını ikinci denememle ispatladım. Önceki postta da belirttiğim gibi silikon kalıplar harika, süper detaylı ve pürüzsüz olmuşlar.
Fakat ilk denemem dalgın bir anıma denk geldi sanırım, sertleştiriciyi olması gerekenden oldukça az koymuşum. Kurumadılar bir türlü :(
Bir gün geçti, iki gün geçti, hala vıcık vıcık. Kalıptan çıkarılabilecek gibi de değil. Kalıplara yazık oldu diye düşünürken, beşinci günün sonunda zorla çıkardım kalıplardan. Lastik kıvamındalar ama yine de mıknatıslayıp taktım buzdolabına :)
 
İkinci denememi şişe kapağı kalıbıyla yaptım, dediğim gibi, son derece pürüzsüz ve düzgün bir sonuç elde ettim. Şişe kapağındaki pati'nin fotoğrafı aşağıda



ev yapımı silikon kalıp



Herşeyi resinlemek istememin yanı sıra, artık herşeyin kalıbını da çıkarmak istiyorum :)
silikon kalıp yarım küreRTV-2 denen bir malzeme varmış. Tam da aradığım şeymiş. Konu ile ilgili beni bilgilendiren, internetten siparişi veren, kargodan teslim alan, üstelik deneme kalıplarımı da bizzat kendisi dökmüş olan sevgili arkadaşım, ben "kalıplarım" diye anlatırken çok bozuldu, burdan sonra "kalıplarımız" şeklinde devam ediyorum anlatmaya :)
silikon kalıp - şişe kapağıHenüz sadece deneme amaçlı 3-4 adet küçük kalıp döktüm, pardon, döktük :)
İşlem çok basit:
2 kilogramlık sipariş ettiğimiz rtv-2 malzemesinin yanında yaklaşık 50-60 ml bir şişecik sertleştrici geliyor. Rtv-2'nin içine %4 gibi bir oranda bu sertleştiriciden koyarak 5-10 dakika kadar karıştırdık. Oldukça yoğun bir sıvı bu, bal kıvamında.
silikon kalıp - yuvarlak 
İnternette okuduklarımda genellikle kalıbını çıkaracakları malzemeye kalıp ayracı sürüyorlar ama ben bu tarz bir işlem yapmadım. Sorun da çıkmadı. Test olarak bir şişe kapağı, fimodan yapılmış minyatür bir mantar ev, 1,5 cm çapında resinden bir yarım küre, ve bir adet deniz kabuğu kullandım. ( Özellikle deniz kabuğundan çok ümitliydim. )
silikon kalıp - fimo mantarBu malzemelerin her biri bir plastik bardağa sığabilecek ölçüdeydi. Sabitlenmeleri için kenarlarına bir parça yapıştırıcı sürüp bardaklara yerleştirdik. Karıştırdığımız rtv-2’yi modelleri tamamen kaplayacak şekilde bardaklara döktük. Oluşan hava kabarcıkları kürdanla patlattıktan sonra 24 saat boyunca kuruması için kalorifere yakın bir bir köşeye bıraktık. 12 saat sonra da dayanamayıp kalıplardan çıkardık. Son derece ayrıntılı kalıplar elde ediliyor. Plastik bardağın markası bile çıkmış silikonun üzerine.
 

24 saat sonra da kalıplarla ilk resin döküm denememi gerçekleştirdim. Pek şanssız ve başarısız olduğum bu deneyimi, ve sonrasındaki başarılı dökümü bir sonraki yazıma bırakıyorum..












4 Şubat 2013 Pazartesi

yuvarlak bardak altlığı




29 Ocak 2013 Salı

Magnetlerden sonra bardak altlığı denemelerime başladım

Bardak altlığı için uygun kalıp arayışım aylar sürdü. En sonunda marketlerden birinde, bininci kere baktığım plastik mutfak eşyası reyonnda buldum aradığımı.Bir yuvarlak, bir kare olmak üzere iki adet kalıbım var artık, ne mutlu bana :)
Gerçi kare olanın boyutu biraz küçük, yaklaşık 7,5 santimetre, ama hiç yoktan iyidir diyerek şimdilik idare ediyorum


Yuvarlak kalıpla yaptığım ilk denemem birz hava kabarcıklı olsa da fena değil :)


Resin kalıbı almayı reddettim..

İyi mi yaptım bilmiyorum, aylardır neyi görsem resinlemek istememin yanı sıra, elime geçen her derin malzemeye "kalıp olur mu ki bundan" diyerek yaklaşıyorum. Genişliğine, derinliğine, esnekliğine ve pürüzsüzlüğüne bakıyorum. "Evet, kalıptır" dediğim malzemelerin incelediğim malzemelere oranı binde bir gibi birşey.

İlk denemelerim


Asetat kağıdına bastırdığım desenler üzerine resin dökmekle başladım magnet denemelerime.
Küçük parçalar üzerinde sorun yaşamadım.Fotoğraflardaki kedi patileri yaklaşık 1,5 santimetre çapında yuvarlaklar. Bunların üzerine birer kaşık resin karışımını damlatarak döktüm.

Hava kabarcığı problemi oldu tabii ki, ama henüz kabarcık olayına çok takılmıyorum.Resini dökdükten 5-10 dakika sonra çakmakla patlatıyorum onları. Ama sanırım iz bırakıyor bu yakma işlemi de. Resini yavaş yavaş, sabırla dökmek gerekiyor, bu kısımda biraz sıkıntı yaşıyorum, beklemek zor :)




24 saat sonra elle dokunulabilir duruma geldiler.48 saat sonra da arkalarına mıknatısları japonla sabitledim, ve buzdolabındaki yerlerini aldılar..








Recommendations by Engageya